Demokratik Sol
Açıklama
Demokratik Sol
1970’lerin ikinci yarısında Türkiye’de devrimci ve sol hareketlerin güç ve etkisinin artmasıyla birlikte siyasi çatışmalar da giderek şiddetlenmekteydi. Bu dönemde sağın ürettiği en temel politikalardan biri, bu eylemci hareketlerle CHP’yi ilişkilendirerek devlet ve seçmen nezdinde parti üzerinde bir şaibe bulutu yaratmaya çalışmaktı. Denebilir ki Bülent Ecevit, bütün o yılları bu suçlamalara karşı partisini savunmakla geçirdi.
Soldan da sürekli eleştirilen CHP’nin ülkede hüküm süren kaotik ortam içinde geliştirdiği en önemli siyasetlerden biri, hem siyasi rakip ve karşıtlarına, hem seçmenlere, hem de kendi üyelerine siyasi yelpazedeki yerini yeterince açık biçimde ifade etmeye çalışmaktı. Devrimci sol hareket ve kavramlarla arasına herkesin rahatça fark edebileceği kalınlıkta bir çizgi çekmek isteyen Ecevit’in en güçlü araçlarından biri, Marksist köklere sahip olmadığını vurguladığı “demokratik sol” kavramıydı.
Elinizdeki kitap, uzun yıllardan ve türlü siyasi maceralardan sonra kuracağı yeni partinin adını oluşturan bu kavramın içinin bizzat Ecevit tarafından nasıl doldurulduğunu gösteren konuşma ve söyleşilerden oluşmaktadır.
“Ben bizim sol anlayışımızın, özgürlükçü demokrasi anlamında demokrasiye ağırlık veren bir sol anlayış olduğunu özellikle belirtme gereğini duydum. Demokratik sol terimini seçişimizin nedenlerinden biri budur. Biri de, son günlerdeki sohbetlerimden birinde belirttiğim gibi, bu terimi sosyal demokrasiye tercih ettim. Çünkü sosyal demokrasi Marksist kökenlidir genellikle. Onun için de o kökenden uzaklaşıldığını iddia edenlerin birtakım teorik eleştirilerine hedef olur. Bizim kökenimiz değişik olduğuna göre, o eleştirilere kendimizi muhatap tutmamızın gereği yoktu.”