Kırık Kanatlar
Etiket Fiyatı : 70.00 TL
İş Kültür İnternet Sitesi Fiyatı
45.50 TL
Açıklama
Kırık Kanatlar
Cibran’ın 1912’de yayımlanan romanı Kırık Kanatlar, Arap dilinde yazılmış ilk romanlardan biridir aynı zamanda. Selma Karami’yle Cibran olduğu tahmin edilen genç adamın imkânsız aşkının hikâyesi, pastoral şiir tadında bir aşk itirafıdır. Cibran bu içe işleyen metinde, Arap edebiyatında ilk kez din adamlarının yozlaşması ve kadın hakları gibi toplumsal meselelere el atar. Doğulu kadının yüzyıllar boyu gelenek karşısındaki âcizliğine, eşya gibi oradan oraya sürüklenmesine yönelik eleştirel bir tavır ortaya koyar.
İçindekiler;
- Sessiz Melankoli
- Yazgının Eli
- Tapınağın Kapısında
- Beyaz Meşale
- Fırtına
- Ateş Gölü
- Ölüm Tahtının Önünde
- İştar ve İsa Arasında
- Kurban Kurtarıcı
Bu kitabı
gözlerini kırpmadan güneşe bakıp,
elleri titremeden ateşi tutabilene;
bu kör dünyanın çığlıkları ötesinden
Evrensel Ruh’un ezgisine
kulak vermeyi bilene;
Mary Elizabeth Haskell’a
adıyorum!
Cibran
Bir gün, aşk büyüleyici ışınlarıyla gözlerimi açtı ve ateşli parmaklarıyla ilk kez ruhuma dokundu. On sekiz yaşındaydım. Selma Karami cazibesiyle ruhumu uyandıran ve beni, günlerin düşler gibi uçup gittiği, gecelerin düğünler gibi geçip gittiği yüce duyguların o cennet bahçesine götüren kadındı. Güzelliğiyle bana Güzelliğe tapınmayı öğretti. Şefkatiyle aşkın sırlarını açtı bana. Sesiyle de manevi hayatın şiirinin ilk dizesini okudu. Hangi erkek, gençliğinin uyuşukluğunu tatlılığı ve saflığıyla korkunç, sarsıcı ve yıkıcı bir uyanışa dönüştüren ilk kadını hatırlamaz ki? Hangi erkek o tuhaf zamanın hatırasının özlemiyle yanıp tutuşmaz ki? Hangi erkek kendi dönüşümüne tanık olmak; gizem doğuran kedere rağmen, gözyaşlarına, arzulara ve uykusuzluklara rağmen o tatlı duygularla karşılaşmak için kalbinin derinliklerinin açılıp yayıldığını görmek istemez ki? Her erkeğin hayatının baharında apansız ortaya çıkan, yalnızlığına şiirsel bir anlam kazandıran, günlerinin boşluğunu hoş bir arkadaşlıkla, gecelerinin sessizliğini uzayan ezgilerle dolduran bir Selma’sı vardır…