Köpek Kalbi
Etiket Fiyatı : 54.00 TL
İş Kültür İnternet Sitesi Fiyatı
40.50 TL
Açıklama
Köpek Kalbi
Bulgakov Köpek Kalbi’nde sokak köpeği Şarik’in öyküsünü anlatır. Dünya çapında bir bilim insanı olan Profesör Filipoviç, evine götürüp beslediği Şarik’i ameliyat ederek, er bezlerini ve hipofiz bezini adi bir suçlununkilerle değiştirir. Köpek arsız, yüzsüz, şehvet düşkünü ve kaba saba bir insana dönüşür. Şarik insan haliyle profesörün hayatını cehenneme çevirse de, Sovyet bürokrasisinde kendine bir konum edinebilecektir.
Komünistlerin küçük burjuva değerlerinin üstünde yeni bir Sovyet insanı yaratma ideallerini hicveden Köpek Kalbi, Bulgakov’un en çok tartışılan yapıtıdır.
MİHAİL AFANASYEVİÇ BULGAKOV (1891-1940): Mizah yeteneği ve keskin yergileriyle tanınan Rus yazar Kiev’de dünyaya geldi. Kiev Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1916’da mezun oldu. Çeşitli öykülerinden sonra 1924’te Gogolvari bir bürokrasi yergisi olan Şeytanname adlı yapıtı yayımlandı. İç Savaş sırasında bir grup Beyaz Ordu subayının başından geçenleri anlatan ve 1925’te tefrika olarak yayımlanan Beyaz Muhafız adlı romanı, resmi çevrelerden büyük tepki gördü. Bulgakov bu romanını Turbin Günleri adıyla oyunlaştırdı. 1926’da sahnelenen oyun çok geçmeden yasaklandı. Ancak Stalin’in bu oyuna olan sevgisi hem eserin yeniden sahnelenmesini hem de Bulgakov’un SSCB’de hayata tutunmasını sağladı. Buna rağmen Sovyet yaşam tarzına yönelik sert eleştirilerinin yetkililerin kabul edemeyeceği bir noktaya varmasıyla, 1930’a doğru yapıtlarının yayımlanması fiilen yasaklandı. Ölümüne dek edebiyat çevrelerince dışlanmasına karşın, başyapıt niteliğinde ürünler verdi. Moskova Sanat Tiyatrosu’nun perde arkasını acımasızca yeren Bir Ölünün Notları: Teatral Bir Roman (1965) ile Usta ve Margarita (1966-67) bu başyapıtlar arasındadır.
Kitaptan,
1
U-u-u-u-u-u-hu-hu-huhu-uu! Ah bana bakın, ölüyorum! Son duamı uğulduyor tipi kemeraltında, ben de onunla birlikte uluyorum. Bittim artık, bittim. Halk Ekonomisi Merkez Sovyeti çalışanları için yeterli beslenme yemekhanesinin önünde, kafasına kirli bir külah geçirmiş alçak bir aşçı kaynar su döktü üstüme ve sol böğrümü haşladı. Adi herif, bir de proleter olacak! Tanrım, çok acıyor! Kemiklerime kadar eritti kaynar su. Şimdi uluyorum, uluyorum, uluyorum ama ne faydası var ki ulumanın? Ne yaptım ki ben ona? Ne? Halk Ekonomisi Sovyeti’ni yiyip bitirecek değilim ya çöplüğünü eşelemeyle? Açgözlü pislik. Suratına bir bakın denk gelirseniz: Tam bir yağ tulumu! Bakır suratlı hırsız. Ah, insanlar, insanlar! Külahlı bana kaynar su ikram ettiğinde öğlendi. Şimdi hava karardı, Preçistenka itfaiye bölüğünden soğan kokusu geldiğine göre saat öğleden sonra dört civarı olmalı…