Mağaradaki İskelet
Açıklama
Mağaradaki İskelet – Yaz Arkadaşları 2
Güneşin altında masmavi parlayan deniz, birbirinden güzel hayvanlarla dolu yemyeşil ormanlar ve binlerce yıllık tarihle benzersiz bir güzelliğe sahip Ege kıyıları heyecanlı bir maceraya tanıklık ediyor. Can, Aslı, Dicle, Fırat, Arda ve Meriç yaz tatilinde buluştular. Bu akıllı ve cesur çocuklar, denizin ve ormanın tadını çıkarırken, bölgenin tarihini de incelemeyi ihmal etmiyorlar. Çocuklar, unutulmuş bir kitapta rastladıkları Yakut Örümcek’in peşine düşmeye karar verince ortalık hareketleniyor.
ALTILI YİNE BULUŞTU
Fırat, denizden çıkmak istemiyordu. Dicle de arkadaşlarına uyunca, istemeye istemeye kıyıya yöneldi. Hava bugün biraz serin olduğundan üşümüştü. Titriyor, çenesi vuruyordu. Arda:
-Sen denizi unutmuşsun, dedi. Gittin gideli herhalde havuza bile girmedin… Yoksa bu kadar üşümezdin.
Fırat onu yanıtlayacak durumda değildi. Aceleyle havlusunu çıkarıp sarındı. Can, kumlanan ayaklarını ve terliklerini denize batırıp çıkararak yıkadı. Dönerken eğilip avucuna aldığı suyu Meriç’e sıçrattı. Denizden ilk o çıktığından çoktan kurumuştu. Epeydir güneş terini kavuruyordu. Su damlaları onu sıçrattı.
-Can, çok kötüsün! dedi. Şaka diye bildiğin bu.
Ötekiler onun haline gülüşüyordu. Gülüşmeler kesilinceye dek somurttu. Biraz da o anı unutturmak için:
-Öğleden sonra ne yapacağız?diye sordu.
Dicle:
-Ben biraz kitap okuyacağım, dedi. Sonra boşum.
Can:
-Plajda voleybol izleyelim, dedi. Uygar Ağabey’im de, Yağız Ağabeyim de oynayacaklar.
-Kaçta başlıyor maç? diye Arda sordu…