Notre Dame’ın Kamburu
Etiket Fiyatı : 194.00 TL
İş Kültür İnternet Sitesi Fiyatı
126.10 TL
Açıklama
Notre Dame’ın Kamburu
Victor Hugo (1802-1885): Fransız edebiyatının en ünlü yazarlarından biri olan sanatçı, edebi ününü şiirleri ve oyunları ile kazandı. Romantik akımın en tanınmış adları arasında yer aldı. Toplumsal sorunlar ve politikayla yakından ilgilendi, 1848 ayaklanmalarının ardından Kurucu Meclis’e katıldı, daha sonra milletvekilliği yaptı, l’Evénement adlı bir gazete çıkardı. 1852’de Louis Bonaparte’ın imparatorluğunu ilan ettiği hükümet darbesine karşı çıktığı için sürgün edildi. Cezası 1859’da sona erdi, fakat imparatorluk yıkılana kadar gönüllü olarak sürgünde kaldı, 1870’de Fransa’ya döndü. 1871’de Paris Komünü’nü desteklemese de komüncüleri savundu. 1831 yılında yayımlanan romanı Notre Dame’ın Kamburu klasik edebiyatın şaheserleri arasında yer alır.
Volkan Yalçıntoklu (1961-2022): Saint-Joseph Lisesi’nde okudu. 9 Eylül Üniversitesi Tıbbi Biyoloji ve Genetik Bölümü’nü bitirdi. Uzun yıllar kitapçılık yaptı. Fransızca ve İngilizceden çeviriler yaptı. Eserlerini çevirdiği yazarlar arasında Victor Hugo, Émile Zola, Jules Verne, Helene DeWitt, Alan Snow, Richard Maltby Jr., Lyman Frank Baum, Charles Perrault yer alıyor.
Kitaptan
Bu kitabın yazarı bundan birkaç yıl önce Notre-Dame’ı ziyaret ettiği, daha doğrusu her yanını karış karış gezdiği sırada, kulelerden birinin karanlık bir köşesinde duvara elle azınmış şu yazıyı fark etti.
AΝΑΓΚΗ1
Siyahı solmuş ve taşa oldukça derin bir şekilde kazınmış, biçimleri ve görünüşleriyle gotik yazıya özgü bilemediğim izler taşıyan bu eski Grekçe büyük harfler âdeta Ortaçağ’da yaşamış bir kişinin elinden çıkmış gibiydi ve özellikle içerdikleri uğursuz ve iç karartıcı anlamla yazarı derinden etkiledi Kendi kendine sorular sorup, bu dünyayı terk etmeden önce, eski bir kilisenin köşesine bir suçun ya da bahtsızlığın bu lekesini bırakma ihtiyacını hangi acılı ruhun duyabileceğini tahmin etmeye çalıştı. Daha sonraları, duvarın boyanması ya da kazınmasıyla (hangisi olduğunu bilmiyorum) yazı ortadan kayboldu. Çünkü iki yüzyıldan beri, Ortaçağ’ın muhteşem kiliselerine aynı şey yapılıyor. Tahribat dışarıdan olduğu gibi içeriden de geliyor. Papazlar badana yaptırırken, mimarlar duvarları kazıtıyor; ardından halk gelip onları yerle bir ediyor…