Ottla’ya ve Aileye Mektuplar
Etiket Fiyatı : 78.00 TL
İş Kültür İnternet Sitesi Fiyatı
58.50 TL
Açıklama
Ottla’ya ve Aileye Mektuplar
Kafka’nın en sevdiği kız kardeşi Ottla’ya 1909 yılından ölümüne değin yazdığı mektuplar, iki kardeş arasındaki güçlü bağı ortaya koyuyor. Bu mektuplarda bambaşka bir Kafka’yla; küçük kardeşini hayatta attığı her adımda destekleyen sevecen bir ağabeyle tanışıyoruz. 1892 doğumlu Ottla, Kafka’nın en küçük kız kardeşiydi. Masumiyeti ve duygudaşlığıyla ağabeyinin kalbinde apayrı bir yer edinen Ottla, Kafka’nın sanatını takdir ediyor ve onunla gurur duyuyordu. 1920’de ailesinin karşı çıkmasına karşın Hıristiyan bir Çekle evlenmiş, bu evlilikten iki kızı olmuştu.
Nazi döneminde eşini ve çocuklarını korumak için boşanmış, sonrasında gidip kendini Yahudi olarak kaydettirmiş ve Theresienstadt’a gönderilmişti. 1943’te trenle Auschwitz’teki ölüm kampına gönderilen çocuklara gönüllü olarak eşlik ederken kendi hazin sonuna doğru ilerliyordu. Ottla’nın kızları tarafından saklanan mektuplar, Çekoslovak makamlarının uzun yıllar yurtdışına çıkarılmasına ya da ülkede yayımlanmasına izin vermemesi yüzünden ancak 1974’te okurla buluşabildi.
FRANZ KAFKA (1883-1924): Çek asıllı Avusturyalı yazar, Prag’da dünyaya geldi. Çağımızın en büyük yazarlarından biridir. Yapıtlarını edebiyat tarihinin belirli bir akımına dahil etmek zordur. Taşralı Çek bir babayla, burjuva bir Alman Yahudisi annenin çocuğuydu. Prag Üniversitesi’nde hukuk öğrenimi gördü. İki kez nişanlanıp bir türlü evlenemediği Felice Bauer’le ilişkisinden geriye kalan mektuplar, ölümünden çok sonra, 1967’de Felice’ye Mektuplar adıyla yayımlandı. Yapıtlarını Çekçeye çevirmek isteyen Milena Jesenka’ya yazdığı mektuplar ise yine ölümünden sonra Milena’ya Mektuplar başlığıyla okurla buluştu. Kafka 1919’da yazdığı Babaya Mektup’ta babasıyla arasındaki iletişimsizliği ve onun tarafından kabul görme arzusunu dile getirmişti. Die Verwandlung (Dönüşüm), Das Schloss (Şato), Der Prozess (Dava) ve Amerika yazarın önemli yapıtları arasındadır. Öykü ve romanlarında çağımız insanının korkularını, yalnızlığını, kendine yabancılaşmasını ve çevresiyle iletişimsizliğini ele aldı. 1924’te vereme yenik düşerek yaşama veda etti.